top of page

kdz ereğli klinik psikolog BU BENİM YASIM- BENİM KAYBIM

Yazarın fotoğrafı: abel psikoterapiabel psikoterapi


deniz kenarı yalnız kız

BU BENİM YASIM- BENİM KAYBIM

 

Evrenin değişmez kuralı gelişimdir. Dünyamızdaki her şey bir döngü içerisindedir. İnsanlar, bitkiler, hayvanlar kısacası canlı olan her şey doğar, büyür, gelişir, zamanını tamamlar ve yok olur. Bu süreç normal koşullar altında, çevresel faktörlerin etkisi dışında beklenen oluşum, gelişim ve yok oluş sürecidir. İnsan doğar ve ölür… Peki ya beklenmedik ölüm doğal sürecin bir parçası mıdır? İnsanların bu durumu anlaması, kabullenmesi ve alışması hangi aşamaları kapsar? Ani ölümlerde geri kalanlar nasıl hissederler? Sizce bu normal bir durum mudur?

Ölüm yaşamsal döngünün beklenen bir sonucudur ancak ani ölümler, kayıplar duyguları olan her canlıyı derinden etkilerler. Araba kazası, iş kazası, hastalık, doğal afet, savaşlar, siyasi durumlar ve birçok farklı çevresel etken sonucu insan yaşamı ani bir şekilde son bulur.  Bu kaybı yaşayan kişi, sevilen birisinin ölmesi üzerine yoğun üzüntü içeren bir yas süreci yaşar. Yas süreçleri ölen kişiyle olan ilişki veya ölüm şekline bağlı olarak değişmekle birlikte 4 temel evreden oluşur.

İlk evre birkaç saat ile birkaç hafta arası süren ölümün gerçekleştiğini anlama ve kavrama sürecini içerir. Bu evrede ölümü anlamak oldukça zordur. Yas tutan kişi geride kalmanın etkisiyle ani şok, şaşkınlık içerisindedir. Tepkisiz olabilir, boş boş bakabilir, olayları hatırlayamaz ve bedensel tepkileri farklı olabilir, bunun yanında boşluk, gerçek dışı duygular yaşayabilir. İkinci evrede kaybın acısını giderek daha yoğun hisseder, özlem ve yoğun üzüntü duyguları hakimdir. Ölen kişiyi yanında ister, ulaşamamaya bağlı ağlama, öfke, korku ve konsantrasyon eksikliği yaşar. Keyif alacağı veya ilgisini çekeceği hiçbir şeyi yapmak istemez. Üçüncü evre kaybı yaşayan kişinin bitkin, halsiz, yorgun ve umutsuz olduğu evredir. Bu evrede kişi ölenin geri gelmeyeceğini anlar ve çaresizlik duygusuna kapılır. Son evreye ulaşmak aylarca sürebilir. Geçen zamanda ölümün kesinliğinin ve kabullenmenin ardından üzüntü, özlem ve acı çekme duygularının yoğunluğu giderek azalır. Yas tutan birey ölümün ardından eski yaşantısına döner, yaşamını düzenini yeniden kurar.

Yas süreci ani trafik kazası, cinayet, intihar, çatışma sonu gibi beklenmedik ölümler karşısında çok daha şiddetli bir şekilde yaşanabilir. Bu durum Travmatik Yas olarak adlandırılır.  Travmatik yas sürecini normallerinden ayıran ise kişinin bedensel, ruhsal, davranışsal, bilişsel ve duygusal tepkilerinin çok daha şiddetli seyrediyor olması ve çevresel tetikleyici etkenler karşısında yeniden yasın evrelerini yaşayabiliyor olmasıdır. Travmatik yas sonrası sık sık mezara gitme veya hiç gidememe, alkol-sigara-ilaç bağımlılığı, toplumdan soyutlaşma, bunalım, depresyon, ölüm anını tekrar tekrar hatırlama, sanrılar veya halüsinasyonlar görme, kişinin aklını yitireceği duygusuna kapılması, ölümü inkâr etme, kalp çarpıntıları, nefes darlıkları, sürekli gerginlik ve kasılmalar görülebilir. Bunlar ciddi durumlardır ve bir uzmanın desteğine ihtiyacınız olduğunun kesin göstergeleridir. Bu gibi bir durum yaşıyorsanız yalnız olmadığınızı bilmeniz ve destek almanız gerekir.

kdz ereğli klinik psikolog - bu benim yasım - benim kaybım



Kdz. Ereğli Uzman Klinik Psikolog

Şule Abacı Erel

 
 
 

Comments


bottom of page